

Bazen bir elin nasırında, bazen bir alın terinde gizlidir onurun sesi. Kimse alkışlamaz onları sabah gün doğmadan evden çıkarken. Kimse adlarını bilmez. Ama biliriz ki, çarkların dönmesini sağlayan o isimsiz ellerdir.
1 Mayıs… Takvimde sıradan bir gün gibi durur belki ama emeğin en yüksek sesle konuştuğu gündür. Herkesin sustuğu yerde, alın teri konuşur. Göz ardı edilen, sessizce sırtlanan yükler konuşur. Fabrika duvarları, inşaat iskeleleri, okul sıraları, tarlalar, hastane koridorları dile gelir. Ve der ki: “Ben buradayım. Varlığım görünmese de her taşın altındayım.”
Emeği sadece fiziki bir çaba olarak görenler, onun içindeki direnci, sabrı, bazen de hayal kırıklığını göremez. Oysa bir işçinin cebinde taşıdığı ekmek parası sadece maaş değil; çocuğuna duyduğu sevgi, geleceğe olan umudu, bazen de hayatla inatlaşma halidir.
1 Mayıs, sadece hak arama günü değil, var olma günüdür. “Ben de bu hayatın bir parçasıyım” deme günüdür. Sessizce yıllardır çalışan, ama çoğu zaman sesi duyulmayan insanların bir günlüğüne bile olsa görünür olduğu gündür. Belki sadece bir gün ama, o bir günün içindeki anlam, bir ömür boyu taşınır kalpte.
Bu yüzden, bugün bir işçiye selam verin. Bir öğretmenin gözlerine bakın, bir hemşirenin yorgun gülümsemesini fark edin. Çünkü onlar bu dünyanın görünmeyen kahramanlarıdır. Ve unutmayalım: Hepimiz bir başkasının emeğiyle varız.
Emeğe saygıyla,
1 Mayıs kutlu olsun.
Nimet Ünal Mızraklı
@nisanrain