

“Bugün bayram erken kalkın çocuklar” Kaç çocuk mutlu uyanacak bayram sabahına… Kaç çocuk uyanamayacak? Artık ne bayram kaldı coşkusuyla yaşanacak, ne de içimizi ısıtan o kavuşmalar… Tüm Dünya elele aldı içimizdeki o çocuk sevincini! Peki öksüz yetim kalmış yetişkin çocuklar… Eksik uyanınca bayrama… Hangisi daha çok acıtır içimizi… Yokluklarıyla eksildiklerimize duyduğumuz hüzün mü,yoksa kalbimizde titreyen özlem mi? Canınızdan bir parça, ya da varlığınızın sebebi olan her bir sevdiğiniz insan… Onların olmadığı her bayram sabahı nasılda kimsesiz değil mi kahkahalar… Bir varmış, bir yokmuş! Evvel zaman içinde diye başlayan birer hikaye hayatlarımızın birileri için acı bir hatıraya dönüşecek olması nasılda anlamsız kılıyor şu peşinde koştuğumuz sahte hazları… Ama işte insan olmak böyle birşey. Zaten acılara alışıp varlıklarıyla yaşayamazsak bu dünya da,nefes alabilmek bile güçleşir değil mi? Söylenecek çok şey var biliyorum… Hepimize birer mikrofon uzatılsa kalbimizin ağıtları dilimize dolanır, gözyaşlarımız olarak yanağımızdan süzülür.. Düğümlenir boğazımızda yutkunmak bile bir erdem olur. Her bayram sabahı kendimi yapayalnız terkedilmiş hissettiğim tüm özlemlerime…. Siz benim geceleri gizlice sarıldığım gücümsünüz… Kalbimin her atımında, aldığım her solukta ve attığım her adımdasınız… Sizi kaybetmedim ben… Hiç gitmediniz benden… Sizi o kadar çok Seviyorum ki eksilen ömrünüz sevgimle tamamlanıyor… Huzur içinde uyumaya devam edin…