

“Donmuş Gezegen” belgeselini izlerken üşüdüm ve kendimi Norveç’in soğuğundan kalemin sıcacık yüreğine bıraktım……
Nedir kalemin yüreğini sıcak kılan?
Ketumdur istemezsen seni ele vermez.
Her koştuğunda kapısını açar
“Gecenin yarısında ya da da sabahın ilk ışığında neden uykumu kaçırdın? ” demez
yani seni sorgulamaz.
Kaleme yüklediğin kelâma dokunmaz haddi aşmaz bilgiçlik taslamaz.Kelâm ile arana girmez, durması gereken yeri hep bilir.
Gözyaşını kağıda döktüğünde harfler sulanır,canlanır.
Toprağa vefasından mı nedir bilmem ama aslını asla unutmaz ve tarumar olan gönüllerde çuha çiçekleri açtırır.
Bazen de her harfi her heceyi her sözü nadasa bırakır ve mis kokusunu yaydırır.
Kalem dinleyendir, dinlendirendir, dilleyendir…
Evet, nedir kalemin yüreğini sıcak kılan?
Saf, temiz duyguların kağıda akan yüzüdür belki de …
Kaybolan seni bulduran ya da darmadağınık seni toplayandır belki de…
Tüm dünyayı bir mısraya bir pasaja sığdırandır belki de…
Hayallerin “kalem” adı altında cem ettiği yerdir belki de…
Velhasıl, dünya ne kadar soğuk olursa olsun kalbi ısıtan kalemleriniz olsun!
Öznur Türk Özöncel
26 Mart 2025